İlk çıktığı zamandan beri merak ettiğim, alınca da bir solukta okuyup bitirdiğim “Başıma Bir İş Geldi” kitabından size bahsetmek istiyorum. Yazar-Eğitmen olan, 30 yıllık iş deneyimine sahip Zuhal Gürçimen, kitabında yeni mezundan direktöre kadar çeşitli kademelerde çalışan insanların yaşadığı (hepimizin yaşayabileceği) hikayelerin yer aldığı bir kitap yazmış.
Kitapta mobbing, yolsuzluk, stres yönetimi, pazartesi sendromu, iletişim problemleri konularında yaşanmış gerçek hikayeler, gerçek karakterler yer alıyor. Kitabı okurken çoğu zaman ben bu durumu yaşasaydım nasıl davranırdım? Ne düşünürdüm? Nasıl çözerdim? sorularını kendime sorarken bulduğum anlar oldu.
Yazarın Milliyet gazetesine verdiği röportajda da kitaptaki karakterlerle ilgili sorulan “Yeni kitabınız ‘Başıma Bir İŞ Geldi’ de hikayelerine yer verdiğiniz gerçek hayattan karakterleri hangi kriterlere göre seçtiniz?” sorusuna yanıtı:
“Karakterler ben dahil birçok kişinin karması olduğu için iş hayatımda tanıyıp da yer vermediğim kimse yok diyebilirim. Her iyi olayın içinde olası bir kriz, her zor durumun içinde bir ‘hayra meyletme’ mutlaka olduğu gibi, kişilerde de iyi-kötü karışabiliyor. İçinde olduğu duruma göre değişik özellikler ön plana çıkabiliyor. Başlangıçta da belirttiğim gibi, gözlemlediğim olayları ve kişilerin tepkilerinin arkasındaki mekanizmayı anlamaya çalışarak yaşıyorum hayatımı. Özetle iş hayatının aslında hayatın arka bahçesini yazmayı da bu yüzden sevdim her zaman. İnsanların da yaptıklarından çok neyi neden yaptıklarını anlamaya çalışmak, hayatın kamera arkasını çözmeye çalışmak merak ve ilgi alanım olmaya devam ediyor.”
Kitaptan satır aralarında beğendiğim ve aynı fikirde olduğum cümleler:
“İş hayatı sanıldığı gibi salt akıl ile göğüslenen bir dünya değil. Akıl ile duygu hep dengede ve el ele olmalıydı her şeyde olduğu gibi.”
“Bir işi yönetmek için sadece teknik beceri yetmez. Gerektiğinde olayları 360 derece değerlendirip kendi menfaatine aykırı düşse bile, gerçeği arayıp bulamazsan uzun vadede başına gelecek durumlara hazırlıksız yakalanırsın.”
“İşyeri dediğimiz alanda para kazanmak, birincil amaç olarak ortaya çıkıyor. Oysaki insan olarak tek tatmini buradan yakalamak mümkün olmuyor. Kendini gerçekleştirmenin yolu sadece çalışmaktan geçmiyor.”
“Hepimiz bir gün oturduğumuz masalardan kalkacağız. Arkamızda bırakacağımız tek fiziksel şey, birer çalışan dosyası olacak bir İK’cının odasında duran. Bir süreliğine yolumuzun geçtiği bu yerlerde, neyin altına imza attığımızla anılacaktık sadece.”
Kitabın son sayfalarında yazar Zuhal Gürçimen hikayelerini okuduğum karakterlerin gerçek hayatta bu hikayeleri yaşadıktan sonra kendilerine nasıl bir yol çizdiklerini, nasıl bir yaşam sürdüklerine dair bilgi vererek kitabını sonlandırıyor. İş hayatında olan okunmasını önerebileceğim samimi, akıcı ve çeşitli konularda yeni bakış açıları kazandıran bir kitap. 🙂
Sevgiler!
MÜHENDİSİN ik'SI 